Sorunlar Şanstır
1986 yılında ikiz erkek kardesimle birlikte kreşe gidiyordum. Üst kat ranzasında uyuyordum.
Hükmetmeyi ve yönlendirmeyi seven bir kız cocuğu idim.Üst kat ranzaya çıkmam gerekiyordu. 5 yaşındaydım ve çözüm bulmam gerekliydi. Erkek çocuklardan biri basamak olur bende sırtına basarak yatagıma çıkardım.Kendinden emin bir kız çocugu idim :)) (5 yaş)
1989 yılında ailesiyle az konuşabilen 8 yaşında bir cocuktum.Konyadan Antalyaya taşınmıştık ve çok ta anlaşılır hissetmiyordum kendimi, evimizde odun sobası yanardı ve ben sobanın arka kısmına siner bir şiirler yazardım.Yani aileme ve topluma anlatamadıklarım beni cocuk ruhumda yaratıcılığa itti.Edebiyatı sevdim.
1995 yılında Orta ıkınci sınıftayken edebiyat ögretmenimiz şiir yazmamızı istedi bende yazdım tabii NAZIM HİKMET tarzında kafiyesiz şiirlerdi uyak yoktu, ögretmenimiz böyle şiir olmaz Burçin demişti babam ertesi gün okula geldi "şiirde serbest vezin vardır çocuğumun edebiyat anlayışına engel olmayınız" demişti.Ve aynı akşam benimle tekrar konuştu ,öğretmenın yanılıyor sen yazmaya devam et kızım dedi.
Yine 1995 yılında ve yine orta ikinci sınıfta müzik dersinden zayıf aldım.Evimizde bağlama ve ud çalınıyordu ,melodi evimizin içinde hep vardı.Lakin benim yaşlıca bayan müzik öğretmenim Müzik kulağımın olmadığını söylüyordu.Nitekim müzik dersinden zayıf almıştım.Annem ertesi gün okula geldi ,kızımın sesi gayet güzel evde söylüyor babasına eşlik ediyor yargınız yalnış demişti öğretmenime (annem kendisi de matematik öğretmenliği mezunuydu ).O dönem müzikten 5 aldım ve şarkı söylemeyi hiç bırakmadım beni özel bulan bir annem ve babam vardı ve sesim çok beğeniliyordu.
1997 yılında Lise 1. sınıftayken ikizim erkek kardeşimle aynı odayı kullanıyordum.Zaten iki oda bir salon olan evin bizim kullandığımız kısmını ailem açık mavi renge boyamıştı.16 yaşındaydım ve kendimi ifade edemediğimi ve anlaşılmadığımı düşünüyordum.Okulumuzda yeşil tahtalara tozsuz renklı tebeşir ile yazılırdı.Her ders birkaç tane alırdım.Zaten babam da öğretmen olduğu için evde bulunurdu.Tüm odayı tavan dahil yazılar ve sevdigim sanatçıların posterleri ile süslemiştim hatta ev bir yıl sonra tekrar boyandığında tüm duvar yazılarımı bir deftere almıştım :)) Kendimi ifade etme çabam duvar yazılarına dönüşmüştü.
Sorunlar şanstır bakış açınızı değiştirin.
2005 yılında üniversiteyi bitirdim.Tek hayalim Tiyatro okumaktı ben İktisat fakültesini bitirmiştim. Antalyaya geldim babama tiyatro okumak istiyorum dedim şok oldu tabii ki ,yetenek sınavına girmek istiyorum dedim.Kabul etmedi oysa 18 yaşımda öss sınavına hazırlanırken yetenek tercihimi belirtigimde üniversiteyi bitir söz destek olucam demişti.( Sanırım üniversiteyi bitirene kadar bu sözünü hatırlayacağımı düşünememişti) Azıcık birikmiş paramı alıp sınav için Ankaraya gittim.Desteğim yoktu ,yetenek sınavı da tahmin ettiğimin çok üzerinde zordu toplamda 2 ay Ankara da kaldım.Tiyatro yetenek sınavı günü delice dişim agrıyordu dahası korkuyordu hergün evden kaçtıgımı düşünerek 4 -5 kişi arıyordu güya beni ikna etmek için. 23 yaşındaydım. Yılgınlıga düşmedim Yazarlık sınavında da girdim ve başarılı olamadım ,başarısızlığımı da kabul edemiyordum çok duyguyu göze almıştım.Çok fazla ögrenci sınava giriyorum ve on yıldır aynı yetenek sınavına girenler vardı ven şok olmustu .2 ayın sonunda başarısızlığımı degil, yeteneklerin para ile desteklenmesi gerektiğini kabul edip ailemin yanına döndüm.
Yine 2005 yılında 23 yaşımda çok bilgili ailemin iktisat bilgime ihtiyaçları var dolandırılmışlardı,ikiz erkek kardeşime dükkan açmışlardı ve iki emeklinin tüm emeklı ikramıyeleri gitmişti.Elimizde nasıl çalıştıgını bilmedigim makınalar ve gazetelere boy boy verilmiş reklamlar vardı.Babam çek yaprakları dagıtmıştı piyasaya ve ortagım dedigi adamlar beş kuruş para koymadan uçup gitmişlerdi.Ankarda anlamıştım zaten dolandırıldıklarını ,Antalyaya döner dönmez şirketi annem ve babamın üzerine aldık ,adamlar üzerinde mal varlıgı ve cep telefonu dahil hiçbirşey olmadıgı için rahatca gitmişlerdi.Ve onlar giderken alacaklılar geliyordu.Dörtbaşı mamur ögretmen memur ailesi şok içinde debeleniyordu.Bu sorunu şansa çevirdik evimizin tüm mobilyalarını yeniledik ,iki sene sonra ikiz erkek kardesim ona acılan dükkandan ayrıldı ,zira maaş almıyordu ,karın tokluguna çalışılmazdı 25 olmustu yaşımız olmuştuk .Bu sorundan yine devam etmeyi ögrendim bazen bir ,bazen 10 ,bazen 20 personel çalıştırmayı gerektiginde tüm alanlara hakım olmayı ,reklama yatırım yapmayı,her evragı iki okumayı,anne ve babaların da hata yapabildiklerini,İkizinde olsa hayatta bencil olmak gerektigini, ben üç yıl daha çalıştım babamla hiç maaş almadan yanlızca ssk yatırılarak
ne 2010 yılına geldigimde 28 yaşımdaydım ve şunu ögrenmiştim,Ticarette babanda olsa hiçkimseye güvenme,kin tutma , her zaman devam et ve paraya çeviremedigin hiçbirşey için beş dakıkanı harcama. Hala yaratıcılıgıma inanırım ve babam dahil hiçkımseye ticarette güvenmem ve nakit karşılığı yoksa emek harcamam .
2011 yılında 29 Yaşımda bir yıl dershanede çalıştım çok zordu her gece ders çalışıyordum ve çok az maaş alıyordum onu da şirketi icraya veren avukata veriyordum. Ne ögrendim borcluysan damlasa da öderim dersen, kımse sana yada ailene icraya gelmez gelmediler de ,sözümü her zaman tuttum.
2011 yılında 4 yıllık fakulte diplomasından sonra eğitim kısmını kapatmışken beş yıl sonra ikinci üniversite hakkını kazandım ve iki yıllık Dış Ticaret bölümünü bitirdim.ve kendime tek açıklamam kağıdı kalemi özlemiş olmamdı.Sorunlar şansa dönüşmüstü ,üniversiteyi sevmezken özlemiş ve ikinci fakultemi bitirmiştim.
2013 yılına geldiğimde sınırların engel degil kamçılayıcı birer fırsat olduğunu anlamıştım.2010 yılında mobilya dükkanı kapanmış üç yıl resmi kapanışını yapamamıştık Limidet şirket olduğu için.2013 yılında ailemle ortak yaşadıgım evden ayrılma kararı aldım.Bekar bir bayandım,30 yaşındaydım belediyenin çagrı merkezinde çalışıyordum, evin tek kız çocuguydum ve bekar evine çıkmak isteyişim kabul görmüyordu zaten hayatımda kabul görmüyordu zaten.Birikmiş param yoktu ,insanım yoktu.
Bir bayan arkadasımın ofisinin bir odasını kıraladım ,mutfak ve antre ortak kullanım alanıydı.Aslında bir oda ve banyo kiralamıştım ofisin elektrik ve suyunun da ben odedim. O yıl anladım bir tane tabak, bir bardak çatal ve kaşık tek adetli bir piknık tüpü ve bolca kıtap ve kalem tabii ki bir ınsana yeterdi.İki yıl bekar evinde yaşadım televizyon hiç almadım bolca okudum,herkesi affettim bolca meditasyon yaptım ve yemek yapmayı ögrendim ve insan topladım.Anne ve babamdan uzak kalmak 30 yaşımda beni gayet sakın bir insan yapmıştı sinirlenmiyordum ve mutluluk.Evi kiraladım ilk 5 ay elektrik kesikti bir öncekı kiracı yukluce bir faturayı takıp gitmiş.Gündüz zaten iş yerinde oluyordum umursamadım bile, bir fener almak tavana ceviriyordum böylece yansıma yapıyor ve tüm odayı aydınlatıyordu babamın fizikçi olması zihnımı acmıstı yani.Sorun demedim varlıgını sectigim kardesten ileri dostlarım oldu, şansımı kendim yarattım.İkinci yılında meclis üyesi aday adayı oldu kafam sakın ve mutluydum ,hayatımın askı ile bile tanıştım ve evlendik.
25 Ekım 2015 te evlendik.22 Eylul 2016 da oglumuz Doruk dünyaya geldi ve ben 34 yaşında anne olmustum hamilelik döneminde ve oglumun 6. ayı bitene dek çalışmadım eşimde destek oldu tabii, iki üniversite mezunu evde oturuyor deyip bunalım da yapabilirdim. Dernegimiz de (TÖVİŞ) D.K.D.(düşün konuş dinle) dersleri verdim arkadasım dostum Feray ile 45' er saat üç kur verdik.Ne zaman fırsat yakalıasam TEDX videoları izledim ve oldugum tüm dönemleri şansa çevirdim.
Sıkıntılarınız şanstır.
Size şer görünende mutlak bir hayır vardır.
26.01.2016
E.Burçin ÖZÇELİK TORUN
Hükmetmeyi ve yönlendirmeyi seven bir kız cocuğu idim.Üst kat ranzaya çıkmam gerekiyordu. 5 yaşındaydım ve çözüm bulmam gerekliydi. Erkek çocuklardan biri basamak olur bende sırtına basarak yatagıma çıkardım.Kendinden emin bir kız çocugu idim :)) (5 yaş)
1989 yılında ailesiyle az konuşabilen 8 yaşında bir cocuktum.Konyadan Antalyaya taşınmıştık ve çok ta anlaşılır hissetmiyordum kendimi, evimizde odun sobası yanardı ve ben sobanın arka kısmına siner bir şiirler yazardım.Yani aileme ve topluma anlatamadıklarım beni cocuk ruhumda yaratıcılığa itti.Edebiyatı sevdim.
1995 yılında Orta ıkınci sınıftayken edebiyat ögretmenimiz şiir yazmamızı istedi bende yazdım tabii NAZIM HİKMET tarzında kafiyesiz şiirlerdi uyak yoktu, ögretmenimiz böyle şiir olmaz Burçin demişti babam ertesi gün okula geldi "şiirde serbest vezin vardır çocuğumun edebiyat anlayışına engel olmayınız" demişti.Ve aynı akşam benimle tekrar konuştu ,öğretmenın yanılıyor sen yazmaya devam et kızım dedi.
Yine 1995 yılında ve yine orta ikinci sınıfta müzik dersinden zayıf aldım.Evimizde bağlama ve ud çalınıyordu ,melodi evimizin içinde hep vardı.Lakin benim yaşlıca bayan müzik öğretmenim Müzik kulağımın olmadığını söylüyordu.Nitekim müzik dersinden zayıf almıştım.Annem ertesi gün okula geldi ,kızımın sesi gayet güzel evde söylüyor babasına eşlik ediyor yargınız yalnış demişti öğretmenime (annem kendisi de matematik öğretmenliği mezunuydu ).O dönem müzikten 5 aldım ve şarkı söylemeyi hiç bırakmadım beni özel bulan bir annem ve babam vardı ve sesim çok beğeniliyordu.
1997 yılında Lise 1. sınıftayken ikizim erkek kardeşimle aynı odayı kullanıyordum.Zaten iki oda bir salon olan evin bizim kullandığımız kısmını ailem açık mavi renge boyamıştı.16 yaşındaydım ve kendimi ifade edemediğimi ve anlaşılmadığımı düşünüyordum.Okulumuzda yeşil tahtalara tozsuz renklı tebeşir ile yazılırdı.Her ders birkaç tane alırdım.Zaten babam da öğretmen olduğu için evde bulunurdu.Tüm odayı tavan dahil yazılar ve sevdigim sanatçıların posterleri ile süslemiştim hatta ev bir yıl sonra tekrar boyandığında tüm duvar yazılarımı bir deftere almıştım :)) Kendimi ifade etme çabam duvar yazılarına dönüşmüştü.
Sorunlar şanstır bakış açınızı değiştirin.
2005 yılında üniversiteyi bitirdim.Tek hayalim Tiyatro okumaktı ben İktisat fakültesini bitirmiştim. Antalyaya geldim babama tiyatro okumak istiyorum dedim şok oldu tabii ki ,yetenek sınavına girmek istiyorum dedim.Kabul etmedi oysa 18 yaşımda öss sınavına hazırlanırken yetenek tercihimi belirtigimde üniversiteyi bitir söz destek olucam demişti.( Sanırım üniversiteyi bitirene kadar bu sözünü hatırlayacağımı düşünememişti) Azıcık birikmiş paramı alıp sınav için Ankaraya gittim.Desteğim yoktu ,yetenek sınavı da tahmin ettiğimin çok üzerinde zordu toplamda 2 ay Ankara da kaldım.Tiyatro yetenek sınavı günü delice dişim agrıyordu dahası korkuyordu hergün evden kaçtıgımı düşünerek 4 -5 kişi arıyordu güya beni ikna etmek için. 23 yaşındaydım. Yılgınlıga düşmedim Yazarlık sınavında da girdim ve başarılı olamadım ,başarısızlığımı da kabul edemiyordum çok duyguyu göze almıştım.Çok fazla ögrenci sınava giriyorum ve on yıldır aynı yetenek sınavına girenler vardı ven şok olmustu .2 ayın sonunda başarısızlığımı degil, yeteneklerin para ile desteklenmesi gerektiğini kabul edip ailemin yanına döndüm.
Yine 2005 yılında 23 yaşımda çok bilgili ailemin iktisat bilgime ihtiyaçları var dolandırılmışlardı,ikiz erkek kardeşime dükkan açmışlardı ve iki emeklinin tüm emeklı ikramıyeleri gitmişti.Elimizde nasıl çalıştıgını bilmedigim makınalar ve gazetelere boy boy verilmiş reklamlar vardı.Babam çek yaprakları dagıtmıştı piyasaya ve ortagım dedigi adamlar beş kuruş para koymadan uçup gitmişlerdi.Ankarda anlamıştım zaten dolandırıldıklarını ,Antalyaya döner dönmez şirketi annem ve babamın üzerine aldık ,adamlar üzerinde mal varlıgı ve cep telefonu dahil hiçbirşey olmadıgı için rahatca gitmişlerdi.Ve onlar giderken alacaklılar geliyordu.Dörtbaşı mamur ögretmen memur ailesi şok içinde debeleniyordu.Bu sorunu şansa çevirdik evimizin tüm mobilyalarını yeniledik ,iki sene sonra ikiz erkek kardesim ona acılan dükkandan ayrıldı ,zira maaş almıyordu ,karın tokluguna çalışılmazdı 25 olmustu yaşımız olmuştuk .Bu sorundan yine devam etmeyi ögrendim bazen bir ,bazen 10 ,bazen 20 personel çalıştırmayı gerektiginde tüm alanlara hakım olmayı ,reklama yatırım yapmayı,her evragı iki okumayı,anne ve babaların da hata yapabildiklerini,İkizinde olsa hayatta bencil olmak gerektigini, ben üç yıl daha çalıştım babamla hiç maaş almadan yanlızca ssk yatırılarak
ne 2010 yılına geldigimde 28 yaşımdaydım ve şunu ögrenmiştim,Ticarette babanda olsa hiçkimseye güvenme,kin tutma , her zaman devam et ve paraya çeviremedigin hiçbirşey için beş dakıkanı harcama. Hala yaratıcılıgıma inanırım ve babam dahil hiçkımseye ticarette güvenmem ve nakit karşılığı yoksa emek harcamam .
2011 yılında 29 Yaşımda bir yıl dershanede çalıştım çok zordu her gece ders çalışıyordum ve çok az maaş alıyordum onu da şirketi icraya veren avukata veriyordum. Ne ögrendim borcluysan damlasa da öderim dersen, kımse sana yada ailene icraya gelmez gelmediler de ,sözümü her zaman tuttum.
2011 yılında 4 yıllık fakulte diplomasından sonra eğitim kısmını kapatmışken beş yıl sonra ikinci üniversite hakkını kazandım ve iki yıllık Dış Ticaret bölümünü bitirdim.ve kendime tek açıklamam kağıdı kalemi özlemiş olmamdı.Sorunlar şansa dönüşmüstü ,üniversiteyi sevmezken özlemiş ve ikinci fakultemi bitirmiştim.
2013 yılına geldiğimde sınırların engel degil kamçılayıcı birer fırsat olduğunu anlamıştım.2010 yılında mobilya dükkanı kapanmış üç yıl resmi kapanışını yapamamıştık Limidet şirket olduğu için.2013 yılında ailemle ortak yaşadıgım evden ayrılma kararı aldım.Bekar bir bayandım,30 yaşındaydım belediyenin çagrı merkezinde çalışıyordum, evin tek kız çocuguydum ve bekar evine çıkmak isteyişim kabul görmüyordu zaten hayatımda kabul görmüyordu zaten.Birikmiş param yoktu ,insanım yoktu.
Bir bayan arkadasımın ofisinin bir odasını kıraladım ,mutfak ve antre ortak kullanım alanıydı.Aslında bir oda ve banyo kiralamıştım ofisin elektrik ve suyunun da ben odedim. O yıl anladım bir tane tabak, bir bardak çatal ve kaşık tek adetli bir piknık tüpü ve bolca kıtap ve kalem tabii ki bir ınsana yeterdi.İki yıl bekar evinde yaşadım televizyon hiç almadım bolca okudum,herkesi affettim bolca meditasyon yaptım ve yemek yapmayı ögrendim ve insan topladım.Anne ve babamdan uzak kalmak 30 yaşımda beni gayet sakın bir insan yapmıştı sinirlenmiyordum ve mutluluk.Evi kiraladım ilk 5 ay elektrik kesikti bir öncekı kiracı yukluce bir faturayı takıp gitmiş.Gündüz zaten iş yerinde oluyordum umursamadım bile, bir fener almak tavana ceviriyordum böylece yansıma yapıyor ve tüm odayı aydınlatıyordu babamın fizikçi olması zihnımı acmıstı yani.Sorun demedim varlıgını sectigim kardesten ileri dostlarım oldu, şansımı kendim yarattım.İkinci yılında meclis üyesi aday adayı oldu kafam sakın ve mutluydum ,hayatımın askı ile bile tanıştım ve evlendik.
25 Ekım 2015 te evlendik.22 Eylul 2016 da oglumuz Doruk dünyaya geldi ve ben 34 yaşında anne olmustum hamilelik döneminde ve oglumun 6. ayı bitene dek çalışmadım eşimde destek oldu tabii, iki üniversite mezunu evde oturuyor deyip bunalım da yapabilirdim. Dernegimiz de (TÖVİŞ) D.K.D.(düşün konuş dinle) dersleri verdim arkadasım dostum Feray ile 45' er saat üç kur verdik.Ne zaman fırsat yakalıasam TEDX videoları izledim ve oldugum tüm dönemleri şansa çevirdim.
Sıkıntılarınız şanstır.
Size şer görünende mutlak bir hayır vardır.
26.01.2016
E.Burçin ÖZÇELİK TORUN
Yorumlar