YAŞAMAYA DAİR












                    Hayatınıza güzel duyguların gelmesini istediginizde koşulsuz ve karşılıksız şeyler yapmalısınız.Belkı genç bir insana yaşam yolu için ışık olabilirsiniz.Hayallerini nasıl gerçek kılabileceğini anlaşırsınız,önyargı ve korkuların yalnızca ona has olmadıgını ,aslında çok iyi ve güzel oldugunu söyleyebilirsiniz On yaşında bir kız çocugu, ben güzel degilim dimi diye sormuştu bana .Hayır sen çok güzelsin ,annene neden sormuyorsun demiştim ona.Hayatın yogunlugunda çocuklarınızın gözlerini ve ışıltılarını kaçırmayın ve onlara teşekkur edin onlarla çocuklugunuzu tekrar yaşayabilirsiniz.Güzel anılarınız olsun çocukllarınızla bilin,çocuk olduklarının farkına varmadan büyüyecekler.Neden hergün bir oyun oynamıyorsunuz onlarla,sabah iş saatlerinizde kurgulayabilir akşam evinizde yalnızca onunla ilgilenerek oynarsınız.
***

Dünden kalan bir güzellik bölüşmek istiyorum sizlerle Genco ERKAL ve Tülay GÜNAL oyunu "YAŞAMAYA DAİR " öylesine içten ve sıcacık bir tiyatro oyunuydu kı ,kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.Nazım Hikmet in şiirleri konuşma cümleleri ile birleştirlmiş ve Tülay GÜNAL'ın harika sesi büyüleyiciydi.
Nazım'ın güzel eşi Pirayeye yazdığı 21 -22 şiirleri bunlar, her gece sevdigi kadın için ;gece 21:00-22:00 saatleri arasında hapishanede bir saat boyunca şiirler yazan bir adam tabii ki hatırlanır.Aşkı emek vererek yaşamak gerek bazı şeyler tesadüflerle yetinmeyecek kadar güzel.Antalya Açık hava Tiyatrosunda dün gece dolunay vardı ve şiirle birleşen manzara muazzamdı.

23 Eylül 1945
O şimdi ne yapıyor
şu anda, şimdi, şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
- hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi...
O şimdi ne yapıyor,
şu anda, şimdi, şimdi?
Belki dizinde bir kedi yavrusu var,
okşuyor.
Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
- her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili, canımın içi ayaklar!..
Ve ne düşünüyor
beni mi?
Yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
Yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?
O şimdi ne düşünüyor,
şu anda, şimdi, şimdi?..

bu şiiri Genco ERKAL ın ağzından duymalısınız.O fasulya o kadar mı güzel söylenir.









26 Eylül 1945 
Bizi esir ettiler, 
bizi hapse attılar : 
beni duvarların içinde, 
seni duvarların dışında. 
Ufak iş bizimkisi. 
Asıl en kötüsü : 
bilerek, bilmeyerek 
hapisaneyi insanın kendi içinde taşıması... 
İnsanların birçoğu bu hale düşürülmüş, 
namuslu, çalışkan, iyi insanlar 
ve seni sevdiğim kadar sevilmeye lâyık... 




1945 yılı Aralık ayının dördü

İlk göz göze geldiğimiz günkü elbiseni çıkar sandıktan,
giyin, kuşan,
benze bahar ağaçlarına...
Hapisten
mektubun içinde yolladığım karanfili tak saçlarına,
kaldır, öpülesi çizgilerle kırışık beyaz, geniş alnını,
böyle bir günde yılgın ve kederli değil,
ne münasebet,
böyle bir günde bir isyan bayrağı gibi güzel olmalı Nâzım Hikmetin kadını...


bu şiirde Tülay GÜNAL saçına kırmızı bir karanfil takar ve başlar güzeller güzeli şarkısına eşlik eder şiiri


Ruhunuza şiir dokunsun,eşinize sevdiğinize şiir yazmayı unutmayın AŞK la kalın.
Biz dün gecenin şiir ve dolunay yoldaşlığını eşim Selçuk TORUN ile bölüştük.
Burçin ÖZÇELİK TORUN







Yorumlar

Popüler Yayınlar